Menü

Dana Adası Tersanesi: Arkeolojik Olarak Kanıtlanabilen En Büyük Tersane

Son bir kaç aydır belki Anadolu’daki deniz tarihi konusunda şu ana kadar belki ulaşılmış en büyük keşifler yapıldı. Bu durum medyada kısa haberler ile yayınlandı. Fakat yapılan keşif o kadar büyüktü ki arkeolojik olarak kanıtlanabilen en büyük tersane korunmuş bir halde bulunmuştu. Bu keşif şüphesiz ülkemizde ve dünyada deniz arkeolojisiyle uğraşanlar arasında büyük heyecan uyandırdı. Maalesef ki ülkemizde bu keşif beklenen ilgiyi göremedi ama yine de bu durum bu toprakların genlerinde taşıdığı denizcilik ruhunu ve kültürünü görmemize engel teşkil etmiyor.

Şimdi gelelim bu önemli keşfe. Bu büyük keşif Mersin’in Silifke İlçesinde bulunan Dana Adası’nda yapıldı.

Keşfin yapıldığı bölge tarih boyunca bir çok denizci topluluğa ev sahipliliği yapmış ve birçok antik limanında bulunduğu, her karışından onlarca tarihi eserin çıktığı bir bölgedir. Dana Adası Deniz Kavimleri olarak adlandırılan Danuna’lara ev sahipliği yapmış bir adadır. Bu topluluğa Hitit dönemindeki kaynaklardan ulaşılabilmektedir.

Bu bölgenin yukarıda anlattığım özelliklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarihi eser kaçakçılığı ve eserlerin korunabilmesi için dalışa yasak bölgelerin ilan edilmesi için çalışmalara başladı. Bu amaç doğrultusunda bölge de çalışmalar yapan Selçuk Üniversitesi Sualtı Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz arkeolojik eserlerin tespiti aşamasında Dana Adası civarında bu tersanenin kalıntılarına ulaştılar.

Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz ve beraberindeki ekibi çalışmaların ilk bölümünde, ilk olarak bir savaş gemisine ve üzerinde korunmuş bir halde bulunan demir mahmuz isimli silaha ulaştılar. Araştırma ilk sürprizlerini vermeye başlamıştı bile.

Selçuk 1 isimli bilimsel araştırma ve inceleme gemisi ile bölgedeki araştırmalara devam edildi.  Dana adası yakınlarında ekip su altında çeşitli yapılara rastladılar. Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, adanın kuzeyine geldiklerinde suyun altından kıyıya kadar uzanan bazı yapılar gördüklerini söyledi. Yard. Doç. Dr. Öniz, “Kafamızı suyun içinden çıkarıp kıyıya çıktığımızda ise çok şaşırdık. Birdenbire karşımıza onlarca çekek yeri çıktı. Muazzam bir duyguydu” diye yaşananları anlattı.

Şu ana kadar keşif bölgesinde toplam 274 adet cekek yeri tespit edildi. Bu da bize aynı anda 274 geminin yapılabildiğini göstermektedir. Bu rakam bile tersanenin ne kadar büyük olduğunu göstermekte.

Ayrıca Yrd. Doç. Dr. Öniz bu tersanenin dünyanın en eski tersanesi olabileceğini de belirtiyor. Tersanenin Genç Tunç çağına kadar uzanan bir geçmişi olabileceğini belirtmektedir. Bundan dolayı bu keşif Akdeniz’in karanlık çağının da aydınlatılabilmesi için çok önemli bir değer taşımaktadır. Dileriz bu keşiflerle beraber bu toprakların geçmişi ile ilgili daha nice eserlere ulaşılır ve üzerinde yaşadığımız toprakların deniz tarihi açısında ne kadar önemli olduğu biraz daha gün yüzüne çıkar.

Kaynak: Milliyet
Düzenleme: Tugay Hocek
Ekleyen: Ayşe Kırıcı

YAZAR: Tayfun Emre Zerde

Karadeniz Teknik Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümü mezunudur. 2011 yılında Ziya Kalkavan Denizcilik Anadolu Teknik Lisesi Gemi Yönetimi-Güverte bölümünden mezun olmustur. Sonrasinda Bahçeşehir Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme bölümünden dereceyle mezun olmuştur. Ayrica Deniz Ticaret Enstitüsü'nde Gemi Kiralama ve Brokerlık eğitimi almıştır. 2012 yılından bu yana e-MarineEducation.com bünyesinde bulunmaktadır. Deniz kariyerine Uzakyol Vardiya Zabiti olarak devam etmektedir.

Bir yanıt yazın