The Ballast-Free Ship Concept ya da Türkçe karşılığı ile Ballastsız Gemi Konsepti‘ni ilk olarak Sn. Erol Eryaşa‘dan duymuştum. İnternette aradım ancak ne yazık ki konu ile ilgili hiç Türkçe kaynak bulamadım. Umuyorum ki ben internette bulamıyorumdur ama akademisyenlerimiz daha önce bu konu üzerine çalışma yapmışlardır.
The Ballast-Free Ship Concept ya da Ballastsız Gemi Konsepti’ne ilişkin ilk çalışma 2002 senesinde, Amerika’daki University of Michigan‘da başladı. 2004 sonlarında ise Amerika’daki Gemi Mühendisleri Birliği‘nin yıllık toplantısında elde edilen ilk veriler açıklandı. Bu konsept sayesinde IMO gereklerini karşılamak şartı ile yakıt tasarrufu sağlamak ve ballast alıp vermekten doğan zararlı çevresel etkileri azaltmak planlanıyor. Ayrıca bu konsept sayesinde Ballast Treatment Sistemleri’ne de gerek duyulmuyor.
Gemideki ballast, gemi üzerinde bir ağırlığa sebep olur. Bu da geminin hareketi esnasında daha fazla güç ihtiyacını meydana getirir. Daha fazla güç elde etmek için, ana makine daha fazla yakıt harcar. Bu konseptte balast suyu gemide depolanmayacağı için, güç ihtiyacı ve dolayısı ile yakıt harcama miktarının düşeceği öngörülüyor.
Alınan ballast, çeşitli mikroorganizmaları ve tek hücreli canlıları da içinde barındırır. Ballast farklı bir coğrafyada basıldığında bu organizmalar da farklı bir bölgeye taşınmış olur. Bu kirliliği engellemek için çeşitli kurallar bulunmaktadır ancak Ballast-Free Ship Konsept, bu sorunu da tamamen ortadan kaldırabilecek bir çözüm. Bu konsept sayesinde ballast basımı öncesinde herhangi bir treatment (temizleme) ihtiyacı bulunmuyor.
Bu konsepte geminin baş ve kıç taraflarında bir ya da iki şer adet delik bulunur. Deniz suyu balb’ın tam ortasında ya da yanlarında bulunan deliklerden girer, pervanenin yanlarında yer alan deliklerden ise dışarı çıkar. Bu konsepte ballast tankları bulunmaz ve gemi üzerinde ballast taşınmaz. Deniz suyu devamlı olarak baş taraftan girerken, kıç taraftan atılır. İhtiyaç halinde valfler ile giriş ve çıkış delikleri kapatılabilir. Valfler kapatıldıktan sonra ise geminin içinde kalmış olan deniz suyu ballast pompaları vasıtası ile boşaltılabilir.
Bu konuda akademik bir çalışma yapmayı planlayan kişiler ya da konuyu daha detaylı olarak incelemek isteyen ziyaretçilerimiz varsa aşağıda linki yer alan dosyayı mutlaka incelemelerini tavsiye ederim. İçerisinde oldukça detaylı bir açıklama ve gerçekleştirilen deneylerin sonuçları bulunmaktadır.



SONUÇTA BU BİR BALASTSIZ GEMİ DEĞİL, DEĞİŞKEN BALASTLI BİR GEMİ OLUYOR. BİZİM ŞU ANDA UYGULADIĞIMIZ DURUM İSE LİMANDA ALINAN BALAST SUYUNUN AÇIK DENİZDE KURALLARCA BELİRTİLMİŞ YÖNTEMLERLE DEĞİŞTİRİLMESİDİR. BAHSE KONU YENİ TASARIM SADECE BALAST DEĞİMİNİN FARKLI BİR METODU GİBİ GÖZÜKÜYOR.
Pruvadan pupaya akan balast her ne kadar tekne tarafından taşınmıyormuş gibi düşünsem de yine de akan bu balastın ağırlığı makinalara itmesi gereken bir ağırlık yaratmaz mı?
Değerli Ziyaretçimiz,
Bu konseptte, draft daha az oluyor. Draftın daha az olması sebebi ile hareket etmek için güce daha az ihtiyaç duyuluyor. Bu da yakıttan tasarruf sağlıyor.
Saygılarımızla
Bu sistem yeni solas kriterleri gereği zorunlu olan damage stabilty için gerekli denge durumunu nasıl sağlayacak tartışılması gereken konulardan biri sadece bir ikincisi gemilerin değişik operasyon koşullarında çapraz balast veya sancakta – iskelede eksik balast dumunu nasıl sağlayacak ? üzerinde düşünülmesi ve tartışılması gereken
konular bunlar birazda.
Çapraz ballast olayı valflerle ve ballast pompalarıyla çözülür.Ancak ballast basmanın yakıt tasarrufu sağlamaktan çok fazla yük almak gibi bir amacı var.Bence bu sadece ballast değişimi sorununu ortadan kaldırır.Bu bile süper bir olay.
Ballast almanında amacı pervanenin ve dümenin suya batırılarak maximum verimlilikte kullanılması.Draft az olursa pervane batmaz?.Yada buna uygun olarak başka sistemler kullanılırsa masraf artar.Optimum değerin yakalanması lazım.Ama dediğim gibi ballast değişimi olmaması bile güzel.