Akıllı Taşımacılık, operasyonel etkinliği belirlemek ve optimize etmek için mevcut dijital teknolojileri tanımlamak üzere endüstri tarafından hazırlanan kapsayıcı bir terimdir. Sıkıştırılmış sınırlar ve bilgi işlem gücünün uygunluğu ve kullanılabilirliği, akıllı gemi taşımacılığının kabulü için uygun koşulları oluşturmak üzere bir araya geldi: sefer planlaması, seyir emniyeti, yakıt tüketimi, emisyon kontrolü ve planlı bakım-tutum geliştirilmiş ticari verimlilik için popüler etkenlerdir ve çalışmaların odağındadır.
Çeşitli kurumlar tarafından hazırlanan ve terminolojiye farklı terimlerle girmeye hazırlanan yeni nesil taşımacılık modunda;
- Kıyı operatörü tarafından uydu vasıtası ile yönlendirilen Remote Control gemiler,
- Kendi kararlarını ileri teknoloji ile verebilecek veri analizi ve otomasyon sistemlere dayanan Automated gemiler ve
- Emniyet hususu göz önünde bulundurularak, bünyesinde yukarıda bahsi geçen kavramlarında dahil olduğu ve geliştirilmesi söz konusu bir çok hususu daha kapsayan Fully Autonomous gemiler
Autonomous:
“independent and having the power to make your own decisions” Cambridge
“having the right to govern or control its own affairs” Oxford
Otonom gemilerin gelişimi halen tamamlanmış değil ancak pazar bu konuyu benimsemeye başladı. Bu benimseme, otonom gemilerin yasal sınırlarının kapsamlı şekilde açıklığa kavuşturulması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Bu düzenlemeler adaptasyon sürecinde güçlü bir belirleyici olacaktır. Sektör, geleceğinin inşaası konusunda otonom gemilere inancını farklı şekillerde göstermektedir. Sanmar, dünyanın LNG ile çalışan ilk uzaktan kumandalı römorkörü Svitzer Hermod’u, Norveçli Bukser og Berging için inşa etmişti. Kongsberg Maritime, 2020 yılında tam otonom olarak Norveç sularında, YARA International isimli kimya firmasının siparişi üzerine gübre taşıma amacıyla sıfır emisyonlu ve tam elektrikli Yara Birkeland gemisi üzerinde çalışmalarını yapıyor. Wilhelmsen geleceğin şekillendirilmesine seyirci kalmamak için Kongsberg Maritime ile güçlerini birleştirerek otonom gemiler üzerine çalışan ilk denizcilik şirketi Massterly’nin kurulduğunu ilan etti. Bir diğer büyük oyuncu Wartsila açık denizde uzakdan kumanda edilebilen açık deniz römorkörünün testini başarıyla gerçekleştirdiğini duyurdu. Rolls-Royce, Finlandiya’nın Turku kentinde Otonom Gemiler Araştırma ve Geliştirme Merkezi kurduğunu bildirdi.
Otonom gemilerin, mevcut meslekleri saf dışı etmekten ziyade, uzun vadede daha büyük zenginliklere öncülük edecek ve yaratılan yeni iş sahaları ile birleşerek değişime öncülük etmesi planlanmaktadır. Sistem, sürekli tetikte olmayı ve iyi bir planlama ile olası problemlerin önüne geçmeyi sağlayabilecek bir zemin üzerine yerleştirilebilecek ve yeni uzmanlıklara ihtiyaç duyacaktır. Otonom gemilere dönüşümün daha olumlu bir yaklaşımla, tüm ilave teknolojilere duyulacak ihtiyaçlara rağmen geleneksel gemilere nazaran insan faktöründe azalma olacağından riskleri daha dayanıklı şekilde sonlandırabilecekleri de belirtilmiştir. Otonom gemiler, yerleşmiş insan kaynaklı hataları ortadan kaldırmayı vadetmekte ve gemilerde vaktiyle meydana gelmiş hataların yönünü değiştirmeyi amaçlamaktadır. Ancak bir kıyı süpervizörünün, köprüüstünde görevli zabit ile eşit derecede hata yapma riski bulunup bulunmadığı da bir başka sorudur!
Peki Sektör Ne Kadar Hazır?
Birçok yatırımcı Bekle ve Gör yaklaşımını benimsiyor ve sektördeki büyük oyuncuların insiyatif alarak paylarını arttırma girişiminde bulunmalarını tercih ederek otonom gemilerin benimsenmesinde çekingen bir rol oynuyor. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu durum herhangi bir armatör için veri merkezli operasyon göz önüne alındığında önemli güçlüklerin mevcudiyeti ile yeni uygulanan sistemin değerlendirilebileceği bir performans ölçümünü esas kılıyor.
Daha aktif bir duruş alanlar, denizde ve kıyıda çalışan personel için bilgi ve iletişim teknolojisinde eğitim görme eğilimini arttırarak daha veri merkezli bir çalışmaya kademeli bir geçiş yolu açıyor. Uygun çözümler için ön araştırmalar, gelecekte veri toplama ve analizinin yararlarını kullanmak için denemeler ile yeni nesil deniz operasyonlarının gelecekteki analizlerini yapıyorlar.
Hem otonom çözümlerin ticari açıdan uygunluğunun hem de (yasal) düzenleme eksikliklerinin mevcut koşullarda yarattığı belirsizlikler, en çok da denizcilik şirketlerinin otonom sistemlerin tanıtımı için somut hazırlıklara başlamadıkları anlamına gelmektedir. Ancak pek çoğu da gelişmeler karşısında tetikte ve açık fikirli olmayı sürdürüyor. Bazı sektör paydaşlarının, personellerinin otomatik sistemlerin, siber riskleri de kapsayacak şekilde anlaşılmasına yönelik eğitim ve becerilerin geliştirilmesini sağlama niyetinde olduğu görülmektedir. Diğerleri ise kıyı temelli operasyon merkezi planlama değerlendirmesinde, uzaktan ya da otonom faaliyetlerin mümkün olduğunu ima etmektedir.
Üreticiler, özellikle Rolls-Royce, Wartsila, Frazer-Nash, Sanmar ve Kongsberg Maritime gibi büyük pay sahipleri, deneysel olarak tasarlanmış ve ya test edilmiş otonom gemilerdeki AR&GE çalışmalarını agresif şekilde sürdürmektedirler.
Dahası, yeni oluşturulması gereken kurallar yahut değiştirilmesi gereken mevcut kuralların ne olduğu konusunda araştırma aşamasında olan önemli çalışmalarla ciddi şekilde ilgilenen (bölgesel, ulusal ve uluslararası seviyelerde) denizcilik otoriteleri ve kanun yapıcılar olmasına rağmen, halen aşılacak çok sayıda engel var.
“Otonom gemileri piyasada tanıtmak için hangi sürenin uygun zaman olacağını düşünüyorsunuz?” sorusuna verilen yanıtlar ise şu şekilde ;
5 yıldan az: %17
10-15 Yıl: %48
15-25 Yıl: %25
25 Yıldan fazla: %12