Ocak ayının başlarında telefonla ulaştı öğrencim bana, “Hocam müsaitseniz İzmir Limanı’na geldiğimizde sizi ziyaret etmek istiyorum!” dedi. Bir öğretmen başka ne isteyebilir? Şu anda görev yaptığım okul olan Nevvar Salih İşgören MTAL İzmir Limanı’nın tam karşısında. 17 yıllık öğretmenlik hayatımda, mesleğimi soranlara öğretmen olduğumu hep dudağımı ısırarak söylemişimdir. Daha ilk yıllarımda yaptığım mesleğimi hakkıyla yapmanın ne kadar zor olduğunu görmek, hayatım boyunca öğrenmek için öğrenci kalmam gerektiğini öğretmiştir bana.
Öğrencim olan Zeynel ile Sefa Atakaş MTAL’inde beraberdik. Öğrencilerimin hepsi ayrı ayrı izler bırakmıştır hayatımda. Zeynel, çoğu zaman ders dinlemiyormuş gibi gelirdi ön sırada bana ama öyle sorular sorardı ki şaşırtırdı beni. Ben kendisini göreceğim için çok daha heyecanlıydım. İzmir-Rusya hattında çalışan gemiden ayağının tozuyla inip gelmişti okula beni ziyarete. Boyu daha çok uzamış, kilo almıştı. Anlatacak çok şeyi vardı, ben de dinlemek için sabırsızlanıyordum. Öğrencilerim içinde Zeynel’le görüşmek dersimize zenginlik ve anlam katacaktı.
Güverte Stajyeri yeterliliğiyle gemi bulmakta çok zorlanmıştı Zeynel. Kendisine referans ve aracı olacak kimse yoktu hayatında. Bütün serveti kendisi için; ailesinden aldığı terbiye, eğitim hayatındaki bilgi birikimi, kendine olan öz güveni ve en önemlisi denize olan aşkıydı. İyi iletişim kurabilme becerisi, şirketlerle yüz yüze görüşmelerinde çok işine yaradı. Derdi ne çok iyi bir gemi bulabilmek ne de çok para kazanmaktı. Hatta tecrübeli gemi adamlarıyla görüştüğünde ona bulabileceği en eski gemiyi bulması yönünde telkinlerde bulunmuşlardı. İşi çok olurdu eski gemilerin. Her an arıza, her an gemiyi yürütebilmek için bir yerlerinin tamir edilmesi gerekirdi. Raspa, boya da hiç eksik olmazdı. Bozuk, eski şeylerin sık sık sökülmesi, bakımlarının yapılması pratiği artırmanın en güzel zor yoluydu.
Öğrencilerimin ilk gemiye katılışları onlar kadar beni de çok heyecanlandırır. Personel Müdürü havaalanına kadar gelmişti almak için Zeynel’i ve birlikte Ambarlı Limanı’nda bekleyen gemiye gittiler. 115 metre boyunda kuru yük gemisiydi. Geminin ikinci çarkçısı, çarkçıbaşı ve süvari bey de aynı gün katılmışlardı gemiye. “Hocam Güverte Enspektörü ve Birinci Zabitle gezdik gemiyi, heyecanım belliydi. Birinci Zabit biraz dinlenmemi ve akşam İstanbul Boğazı’nı geçeceğimizi söyledi. Nasıl hitap edeceğimi bilemediğimden “Peki ağabey!” dedim. “Ağabey yok! Efendi Kaptan var!” dedi. “Peki, Efendi Kaptan!” dedim. İlk dersimi almıştım gemide. Hitap konusu önemliydi. Bu konuda daha dikkatli ve hassas olacaktım. Kamarama çekildim, akşama doğru limandan ayrıldık ve boğaza doğru ilerledik.”
Zeynel anlatırken ben de bir taraftan bütün denizcilik derslerinin müfredatını geçiriyordum aklımdan. Gemilerde ast-üst ilişkileri anlatılıyor ama bu hitabet konusu denizcilik lisesi için söylüyorum geçmiyor konularımızda. Kitapların güncellenirken bu konunun da dikkate alınmasını umuyorum.
Okulda öğrencilerimin isimlerini her zaman tam söylemeye gayret ederim. Zeynel’in çift isimli olduğunu bildiğim için gemide ona nasıl seslendiklerini merak ettim. “Hocam boğaza girmeden önce Süvari Bey’le tanıştık. İki ismim olduğunu öğrenince “Sana ne diyorlar?” diye sordu. Ailem Abidin, arkadaşlarım Zeynel diyor bana. Süvari Bey babacan bir tavırla “O zaman sana Abidin diyelim, ailenin yanında hisset kendini.” O an yaşadığım sevinci tarif edemem, huzur duydum. Gemi evimdi artık, mürettebat ailem…
Boğaz girişinde dümen tutma konusunda hiç tecrübem olmadığını bildikleri halde kısa bir eğitimden sonra serdümen oldum daha ilk günde. Kılavuz Kaptan’ın her dümen komutuyla dizlerim biraz daha titredi. Kılavuz Kaptan’ın gemiden ayrılmasıyla geminin kumandasını oto pilota aldık. Süvari Bey ile 2. Zabit heyecanımı fark etmiş olacak ki beni motive etmek için dümen tutuşum konusunda takdirlerini belirttiler. O gece erken uyumam için izin verdiler bana. Ertesi gün gemideki ikinci günümde 8-12 vardiyama uykuma olan düşkünlüğüm yüzünden geç kalmıştım. Böylece bu konuda da uyarı almıştım. Vardiyama zamanında hatta daha erken başlayacaktım.
Zeynel bir yıllık staj süresini başlangıçta çok uzun bulduğunu, ama gemide her an yeni bir şey öğrendikçe ve denize uyum sağlamanın o kadar kolay olmadığını gördükçe bu sürenin bile kısa olduğunu düşünmüş. Öğrencilerime İngilizcelerini öğrenciyken geliştirmelerini, GOC ehliyetlerini staja çıkmadan önce almaya çalışmalarını tavsiye ediyor. Sınava çalışmak zor, zaman ayırmak gerek ama başarılamayacak bir şey değil…
Başına enteresan bir şey gelip gelmediğini soruyorum Zeynel’e. 08-12 vardiyasında Süvari Bey’in kendisini köprüüstünde bir süre yalnız bıraktığını anlatıyor. Köprüüstünden inmeden önce de tembihlemiş onu. Telsizi iyi dinlemesini, radarda 5 millik mesafede herhangi bir şey görürse hemen kendisini aramasını söylemiş. “Merakımdan elektronik seyir cihazlarını kurcalamaya başladım. İnmarsat C’yi öğrenmek için kendi mail adresime mail attım. Ertesi günkü raporda bu ortaya çıktı. Bu masumca öğrenme isteğimden kaynaklanmıştı. Süvari Bey ve Birinci Zabit oldukça kızdı bana. Köprüüstüne çıkmam iki hafta yasaklandı.”
Denize çıkarken kız arkadaşından yeni ayrılmıştı Zeynel. Denizci sevgilisi de denizci eşi de olmak zordu belki. İnsan karada da denizde de her yerde duyguları olan varlıktı. En gizemli duygularını sarılıp anlatacağı insan her zaman olmalıydı. Birçok insanın rastlayamadığı manzaraya tanık olan Zeynel’in heyecanı, denize olan tutkunluğu, cesareti, sonuna kadar maviye bulaşmış hayalleri, özlemi, uzaklara çekip gitme isteği anlattığı her şeyde o kadar belirgindi ki… Denizcilik kaçamadığın ve vazgeçemediğin bir bağımlılık, diyordu.
Neredeysek neredeydim işte! Ne önemi vardı? Denizin tam ortasında bir yerde, hayallerimin gerçekleştiği yerde. Haritaya bakmazsın bazen çünkü nerede olduğunu bilmek istemezsin. Yedi ay boyunca kaldığım gemide bayan sesine bile hasret kalmıştım. Yüzünü hiç görmediğim, ama sesinden hoşlandığım bayan zabitle bir kez olsun konuşabilmek için telsizden cayro pusulayı karşılıklı kontrol etme anonsumu düşününce, deniz insanı ne hale getiriyordu…
Bir taraftan bizi dikkatle dinleyen öğrencilerime ders notlarını yüksek tutmalarını, her zaman saygılı ve dürüst olmalarını, stajlarını sadece Türk gemilerinde değil yabancı bayraklı gemilerde de yapmak için cesaretli olmalarını tavsiye ediyor. Benim notlarım çok parlak değil ama insanlarla iletişimim çok iyi. Kolay iletişim kurabiliyorum ve kendimi rahat ifade edebiliyorum. Denizcilik şirketlerinin sitelerine CV gönderip başvuruda bulunun veya bizzat gidip randevu alın görüşün, kendinize güvenin girişken olun.
Benim haylaz, yaramaz ama oldukça saygılı, akıllı öğrencim; çok mutluydu. Denizciliğin çok zorlu bir meslek olduğunu biliyor ve bu onu daha çok motive ediyordu. Umarım hem o hem diğer öğrencilerim denizcilik kariyerini en üst noktaya taşır…