Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından Ankara’da düzenlenen 06 Ocak 2014 tarihli toplantıda Denizcilik Eğitiminin Sorunları ve Çözüm Önerileri konulu bir sunum gerçekleştirdim. Faydalı olacağını düşünerek bunları paylaşmaktan memnuniyet duyarım.
-Anadolu Denizcilik Meslek Liseleri’nden, denizcilik yüksek öğrenimine geçişteki verimin arttırılması;
Sayıları her yıl artan Anadolu Denizcilik Meslek Lisesi grubundan her yıl mezun olan 2000’i aşkın öğrenci lisans düzeyine geçemediği için uzakyol ehliyetlerini alamıyorlar. Bu öğrencilerin sektörde hizmet verememesiyle ortaya çıkan büyük bir insan kaynağı israfı doğuyor. Bu çocuklar hepimizin vergileriyle okuyorlar. Bu konuda özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’na çok önemli bir görev düşüyor. Benim onlara önerim denizcilik liselerinin müfredatı değiştirilsin bütün Anadolu Denizcilik Meslek Liseleri, Anadolu Denizcilik Teknik Lisesi olsun şeklinde.
Öğrencilerin üniversiteye girebileceği şekilde matematik, fizik, kimya gibi dersleri görmesi gerekiyor. Birçok denizcilik meslek lisesi mezunu gencimiz üniversite sınavında başarısız oluyor ve biliyorum ki mütevazı ailelerden de geldikleri için denizcilik eğitimleri havada kalıyor. Bu çocuklar üniversiteye girebilecek şekilde bu dersleri görmeli ancak bu da yetmez; üniversitelerde verilecek İngilizce eğitimi için alt yapı da lisede kazandırılmalı. Yani bu gençler denizcilik liselerinden mezun olduktan sonra vakit kaybetmeden denizcilik yüksek öğretimine geçmeli ve dolu bir şekilde değerlendirmelidir. Çünkü benim kriterlerimde bu gençler aradığımız profilde gençlerdir. Yani deniz hizmetini uzun süre devam ettirecek, Türkiye’nin adını duyuracak gençlerdir.
Piri Reis Üniversitesi olarak bu yıl meslek yüksekokulumuzu da açtık ve kontenjanımızı geniş, puanlarımızı alçak tuttuk. YÖK’ün izniyle dikey geçiş kontenjanımızı da geniş tutuyoruz. Başarılı öğrencileri dikey geçişle veya yaptığımız anlaşma sonucu İngiltere’ye yollayacağız. Meslek yüksekokulu mezunu öğrencilerimiz de İngilizce hazırlık okudukları için göreceli olarak daha rahat iş bulacaktır. Bu bizim özellikle denizcilik lisesi mezunlarını üniversitelere çekmek için ilk adımımızdı. 100’e yakın denizcilik lisesi mezunu öğrenciyi üniversitemiz bünyesine kattık ve gelecek sene daha fazla öğrenciyi katmak istiyoruz. Bu çocuklar denizcilik fakültelerinde veya meslek yüksekokullarında üniversite eğitimlerini tamamlamalı.
Hiç kimse de mezunlar çoğalacak, maaşlar düşecek diye düşünmesin. Bu şartlar altında yetişecek öğrenciye ben kefilim, yurt dışında iş bulacaktır. Arz talep dengesinde 2020 ye kadar açık var. Bizim gençlerimiz çok daha yetenekli, Filipinli gireceğine bizim çocuklarımız bu gemilerde iş bulacak.
-Denizcilik liselerine öğretmen yetiştirilmesi;
Denizcilik eğitimi veren kurumların Fen-Edebiyat Fakülteleri’nde açılacak özel programlar ile denizcilik liselerine öğretmen yetiştirilmeli. Bu liselerdeki öğretmen sayılarının yetersizliğini biliyoruz. Birçok lise öğretmeni simülatörleri dahi kullanmayı bilmiyor. Birçoğu zaten farklı dallardan geliyor. Yeterli sayıda ve mesleğinde yetkin öğretmenler ile bu liselerdeki eğitim kalitesini arttırmamız gerekiyor.
-Denizcilik eğitimi veren yüksek öğrenim kurumlarının en az birkaç liseye yol gösterici olması;
Denizcilik liselerinin eğitim kalitesini arttırmak, müfredat veya formatını değiştirmek, liselere öğretmen yetiştirmek hep zaman alacak işlerdir. Bu süre zarfında denizcilik eğitimi veren üniversitelerin her biri denizcilik liselerinden birkaçına ağabeylik yapmalı. Onlara imkânlarını sunmalı. Bakanlığın 23 Aralık 2013 tarihinde çıkardığı yönergeyle üniversiteler 30 kilometrenin üstündeki okullar ile protokol yapamıyor. Bu yüzden her üniversite imkânları dahilinde yakınındaki denizcilik liselerine yardım etmeli.
-Ehliyetlerin Türk Ticaret Filosu’ndaki son dağılıma göre yeniden düzenlenmesi;
STCW’ye bakacak olursak 500 grosstona kadar bir sınır vardır. Buna yakın kıyısal sefer (Near Coastal Voyage) denir. Üzeri ise serbesttir. Türkiye’de 1992-1993 yıllarında ticari filonun durumuna göre 3000 grosston sınırı yürürlüğe girmiştir. Bunu yeniden düzenlemek bakanlığın elindedir. 3000 grosstonun İdarenin uygun göreceği, günümüz filosunun şartlarına uygun bir tonaja çıkarılması iş hacmini arttıracaktır. Bakanlığa, filonun durumuna göre bu grosston sınırının yeniden yapılandırılmasının faydalı olacağını ilettim.
-Doğru öğrencilerin fakülteye kazandırılması;
Öğrencilerle yapılan mülakatlarla doğru öğrencileri denizcilik fakültelerine kazandırmalıyız. Denizci olamayacak öğrencileri tecrübeli hocalar mülakatta anlar. Bu öğrencileri fakülteye almak 4 ya da 5 sene okuttuktan sonra kaybetmemiz anlamına gelir. Mezun olan öğrencilerimiz uzun yıllar denizde kalıp yurt içi ya da yurt dışında Uzakyol Kaptanı oldukları vakit 13.000$-15.000$ gibi rakamlarla çalışmalılar. Bu yüzden mülakatlarda denizci olabilecek öğrencileri fakülteye kabul etmek gerekir. Biz, Piri Reis Üniversitesi’nde mülakatlarda denizci olamayacağını düşündüğümüz gençlere, bu öğrenci denizci olmaya uygun yapıda değil, bir alt tercihine yerleştirin, diyebiliyoruz. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) bize bu yetkiyi verdi.
-Piri Reis Üniversitesi’nden devrim niteliğinde bir sistem;
Şu anda denizcilik fakültesi öğrencilerinin yaşadığı belli başlı problemleri biliyoruz. Günümüzdeki sistemde öğrenciler 1. ve 2. sınıfın sonunda ve 3. sınıfta staj yapıyorlar. Yaz okuluna kalan öğrenciler ise ne yapacağını bilemiyor, hem staj hem yaz okulu ikisi de yasal haktır ikisi de çok önemlidir. Ayrıca 3 ay için öğrenciler doğru staj yerlerini bulamıyorlar, armatörler de 3 ay için iş vermek istemiyorlar. Birçok öğrenci istenilen şekilde staj defterini getiremiyor. Kimisi naylon staj yapıyor, kimisi IMO ve YÖK’ün stajda görülmesi gereken şartları sağlayamıyor. Bakanlık artık Açık Deniz Eğitim Sınavı’nda yetkili bulunduracak. Bu yeni yasayla bakanlık da artık işi kontrol edecek. Açık deniz eğitimi, denizcilik eğitiminin en önemli parçasıdır. Biz bu bilgiler ışığında önümüzdeki yıldan itibaren yeni bir sisteme geçmek istiyoruz. Şu anda üniversitelerde 2 tane 14 haftalık sömestr olarak dersler okutuluyor. Buna ek olarak 2-3 hafta da sınavlar yapılıyor. Bunun yerine Piri Reis Üniversitesi’nde 12 haftalık 3 sömestr okutmak istiyoruz. Buna ek olarak Cumartesi günleri de öğlene kadar ders koymak istiyoruz. Bu dersler, daha fazla ders saatini daha rahat bir şekilde öğrencileri sıkmadan okutmak, dersleri yaymak veya ek dersler koymak demektir. Öğrencilerimize ilaç olacaktır. Daha fazla sömestr ve ders günü ile günlük ders saatleri düşecek ama daha fazla ders gösterilebilecek. Yazın da başarılı öğrenciler 7 hafta tatilini yapacak. Derslerini başarılı bir şekilde tamamlayamayan öğrenciler de yaz okuluna gelecek. Yaz okulu da bir gerekliliktir; eksikleri kapatmak için bir çözümdür. 3. sınıf ise tamamen öğrencilere açık deniz eğitimi için ayrılmış olacak. 12 ayda öğrencilerimiz istediği gemide istediği kadar yer bulacaktır.
Şu anki sistemde 7 sömestr var; 9 olacak. Yaz okulları faydalı bir şekilde yapılacak ve verimli bir staj dönemi geçirilecek. Bu Türkiye’de devrimdir, başka bir örneği yoktur. Biz seneye Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde bu sisteme geçmiş olmak istiyoruz. Ben bu planımızdan YÖK Üst Düzey Yetkililerine bahsettim. Diğer üniversitelerin de denizcilik fakültelerinden hocalar vardı ve onlara da isterlerse bu sisteme geçebileceklerini söyledim. Ben, Piri Reis Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ndeki hocalarıma dahi özgürlük verdim bu konuda. Onlara bu sisteme geçmelerinin faydalı olacağını söyledim. Öğrenciler 3. sınıfta 1 yıl boyunca tersanelerde, sigortalı bir şekilde çalışırlar. Mezun olduklarında nasıl bir ortamda çalışacaklarını çok iyi biliyor olacaklardır. Ayrıca 1 yıl erken emekli olacaklar. Bunun değerini genç yaşta bilemeyebilirler ama çok önemli. Biz öğrencilerimizi düşünmek zorundayız.
-Yatılılık sisteminin önemi;
İş başvurusuna giden öğrencilerde birçok kritere bakılır. Benim için en önemlileri; üniversite ve eğer varsa lisede aldığı denizcilik eğitimidir. Lisan, denizcinin olmazsa olmazıdır. Kılık kıyafet ve kişinin sevgide, saygıda kusur etmemesi çok önemlidir. Biz mezun ettiğimiz öğrencilerin sevgide, saygıda kusur etmemesini istiyoruz. Bunu öğretmeye çalışıyoruz. Bu görgünün kazanılması için de yatılılık sisteminin önemli olduğunu düşünüyorum. Öğrenci sektöre gittiği zaman, temsil ettiği değerlerin olması gerekiyor. Bunun için mezun olduğu veya aktif öğrencisi olduğu okula aidiyet duyması gerektiğini düşünüyorum. Gemideki yaşama da buradaki yatılılık sisteminde alışılır. Yatılılık sadece yurt değildir; akşam etütleri, duş sıraları, beraber yenen yemekler, hocalar ile okul dışında zaman geçirmek, ağabey-kardeş ilişkilerini güçlendirmek, yelken-maket kolu çalışması gibi birçok değişik faaliyet ile denizcilik eğitimindeki kalite artar. Piri Reis Üniversitesi’nde bir an önce yatılılık sistemine geçmek istiyoruz. Deniz Ticaret Odası’na bu konuda fikirlerimi belirttim.
Lisan konusunda da hazırlık sınıfına ilave olarak %100 İngilizce eğitim vermenin doğru olduğunu düşünüyoruz. Denizci olacak gencimizin iyi derecede İngilizce anlayıp, konuşabiliyor olması gerekir. Hocaların, öğrenciler anlamayınca Türkçe anlatması da yanlış. Buna önlem olarak her sınıfa en az 5 tane Erasmus öğrencisi yerleştirmek istiyoruz. Öğrenciler okul içinde ve okul dışında İngilizce konuşmaya başlayacaklardır. Ayrıca ÖSYM Tercih Kılavuzu’nda yer alan TC Vatandaşı olmak şartını kendi üniversitemizden kaldırmak istiyoruz. Gemilerde değişik milletlerden insanlar ile bir arada çalışılacak. Öğrencilerin üniversitede değişik milletlerin insanlarıyla kaynaşması demek, gemi hayatına daha çabuk adapte olmaları demektir. Yabancı öğrencilerin üniversitemizde öğrenci olması bizim saygınlığımızı arttırır, kaybımız olmaz.
-Açık deniz eğitiminde modelimiz Japonda;
Japonya’da, stajlar öncelikle devlete ait açık deniz eğitim merkezi’nde homojen bir ortamda yapılır. Daha sonra stajyer öğrenciler ticari filoya dağılırlar. Türkiye de bu sisteme geçmelidir. Devlet staj gemisine sahip olmalıdır. İşletimini bir kurum üstlenmeli. Bu bir çözüm önerisidir ancak zaman alacaktır. Eğitim gemisine sahip üniversiteler kendi eğitim gemilerini kullanarak bu sisteme erkenden geçebilirler. Biz bu sisteme bir an önce geçmek istiyoruz. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor ve Ankara gemisini Piri Reis Üniversitesi’ne kazandırmak için çalışıyoruz.
-Bölgesel mükemmeliyet merkezlerinin kurulması;
Devlet tarafından, denizcilik eğitiminin yaygın olduğu şehirlerden başlayarak mükemmeliyet merkezleri kurulmalı. Bu merkezlerde maksimum olanakların yanında bu maksimum olanakları verimli şekilde kullanabilecek hocalar olmalı ve kontrolleri yapılmalı. Denizcilik bölümlerinin öğrencileri, bu merkezlerde iyi olanaklarda eğitim görmeli. Her kurumun simülatörleri, atölyeleri, laboratuvarları ne yazık ki yok.
-Denizci kökenli akademisyenlerin yetiştirilmesi;
Denizci kökenli akademisyenlere mümkün olduğunca yüksek lisans, doktora yaptırılması gerekiyor. Denizci kökenli akademisyen sorunun kısa vadeli çözümü için akademisyen olmak isteyen denizcilerin ALES’ten muaf tutulmasını önerdim. Yüksek Öğretim Kurumu’nda görüşülecek. Ayrıca Piri Reis Üniversitesi, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın yanına bir Teknopark kuruyor. Burada güverte, makine, gemi inşaatı, deniz hukuku, denizcilik işletmeleri gibi birçok fonksiyonda yüksek lisans, doktora ve araştırma-geliştirme imkânı yaratmak istiyoruz.
-Tayfa eğitimi;
Ehliyetlere bakmadan her gemiadamına İngilizce dili kazandırılmalı. Tayfa sınıfının İngilizce ve mesleki bilgi konusunda geliştirilmesi faydalı olacaktır. Tayfa sınıfını uzaktan eğitim yöntemi ile eğitimden uzaklaştırmamaya çalışacağız.
-Simülatörler konusunda;
Çok iddialı simülatörleri Piri Reis Üniversitesi’ne kazandırmak için girişimlerimiz sürüyor. En kısa zamanda Piri Reis Üniversitesi sadece Türkiye’nin değil, Avrupa’nın da sayılı simülatör merkezlerinden birisi olacaktır. Dünyada ilk 5 denizcilik üniversitesi içerisinde olmayı planlıyoruz birkaç yıl içinde, yatırımlarımız İMEAK DTO tarafından tamamlandığında. Kendilerine bu vesile ile Türk ve dünya denizcilik eğitimine yaptıkları, dünyada eşi görülmeyen modeli, gerçekleştirdikleri için şükranlarımı sunmak istiyorum. Ancak çok kısa bir gelecekte artık Türk insanı kendi simülatörünü üretmeli ve dışarıya satmalıdır.
Saygılarımla
Prof. Dr. Osman Kamil Sağ
Piri Reis Üniversitesi
Rektör
Hazırlayan: Ata Alban Akgün
Ekleyen: Onur Yavaş
Merhaba,
Yeni Gemiadamları Eğitim ve Sınav Yönergesi ile birlikte denizcilik liselerimiz muhtemelen kapanacağı için herhalde denizci eğitimci yetiştirmemize gerek kalmayacaktır!
Piri Reis Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Kamil Sağ tarafından e-MarineEducation.com için kaleme alınan bu değerli yazı için kendilerine teşekkürlerimi sunarım.
Saygılarımla
Aybars Oruç
e-MarineEducation.com
Kurucu
Merhaba,
Bence Karada Deniz görmemiş Denizci Eğitici yetiştirme doğru bir uygulama olmaz, Onun yerine Tecrübeli Denizcileri ALES yerine mesleki sınavla istihdam edip Eğitim yöntemleri konusundaki eksiklerini tamamlamak daha mantıklı geliyor. Denizcilik Liseleri konusuna gelince Ülkemizde malesef iyi liselerin puanlarını tutturamayan öğrenciler için son bir umut haline gelmiştir bu liseler. Denizcilik mesleğinin sayısal,ingilizce, disiplin gibi temel konularında bu öğrencilerin çoğu başarı sağlayamıyor ayrıca Liseden mezun 18 yaşında (En asi zamanında) Uzakyol Ehliyetli bir zabit düşünün sizin geminiz olsa zabitlik verirmisiniz? Uzun lafın kısası herkesi kaptan yapmaya çalışmak yerine kaliteli denizci yetiştirelim. Gemicisi de on numara olsun Elektrikçisi ancak böyle Dünya Denizcilik sektörünce ismizi duyururuz.Saygılarıma