Var olduğumuz günden bugüne kadar, gerçekte bize hakim olan dünyaya hakim olma çabasında olanlarız. İnsanız. Geçmişten günümüze miras bıraktığımız hakimiyet anlayışımız şüphesiz ki var olmaya devam edecektir. Ancak var oluşunu tamamlamış olan devletler mevcut dengelerini ve hakimiyetlerini korumak için farklı güç öğelerinden yararlanırlar.
Peki nedir bu güç öğeleri? Temel olarak siyasi, ekonomik, askeri ve coğrafi güç.
Tüm bu güçleri içinde barındırır, denizcilik. Bu güç öğelerini etkin olarak kullanan denizcilik, bir ülkenin kaderini belirleyen güçtür. Denizcilik sektörünün gelişiminin katkıları sadece ekonomiye yansımaz. Milli güç öğelerini doğrudan etkiler. Yeryüzünde ne kadar gelişmiş devlet varsa, hepsi denizcilik stratejisine önem vermiş ülkelerdir. Denizcilik; anlayışların, kültürlerin en kolay şekilde uluslararası iletilmesine olanak sağlayan, Türkçe’de engin ve derya kelimeleriyle anlam bulan, sonsuz bir olgudur.
Genel özellikleri ile denizcilik sektörü her yönüyle ülke ekonomilerine sınırsız bir kaynak sağlamaktadır. Denizler dünyanın ¾’ünü kaplarken, bu sınırsız kaynağa ülkelerin kayıtsız kalması olanaksızdır. Bu kaynağı, tüm imkanları ile kullanan her ülke geçmişten günümüze her zaman kazançlı çıkmıştır. Bu duruma en güzel örnek Yunanistan’dır. Yunanistan’ın ülke ekonomisinde, denizyolu ticaretinin katkısı büyüktür. Çin’in ekonomide yaptığı atak ile dünya ticaret piyasaları alt üst olurken, deniz ticaretine de büyük bir ivme katmıştır.
Denizcilik sektörünün temel unsuru; filo ile bütünleyici gemi inşa sanayi ve liman hizmetleridir. Bunların yanında denizcilik; ulaştırma, turizm ve deniz kaynakları ile 30’un üzerinde kıyı işletmesini kapsayan katma değeri yüksek, istihdam potansiyeli fazla olan, çok kapsamlı bir sektördür. Devletin resmi açıklamasına göre, bir kişilik istihdam için 70 bin dolar‘lık yatırım gerekmektedir. Denizcilik sektöründe, gemi inşa sanayini incelediğimizde 70 bin dolar’lık yatırım ile 6 kişiye istihdam yaratılabilmektedir. Denizcilik sektörünün tüm girdileriyle istihdam olanaklarına bakacak olursak, 70 bin dolar’lık yatırım ile 15 kişiye iş imkanı sağlanabilmektedir. Buna göre; denizcilik sektöründe yapılacak 70 bin dolar’lık yatırım, beraberinde 1 milyon 50 bin dolar’lık yatırımı getirecektir.
Denizcilik sektöründe sadece gemi filosunu göz önünde bulundurarak gelirlerin hesaplanması yanlıştır. Denizcilik sektörü, sadece gemi inşasında çalışanlar ve gemi çalışanlarından oluşmamaktadır. Karada çalışanları ile bu sektör, tüm dünya piyasalarını olumlu yönde etkileyen gücüyle dünya ekonomisinde geçmişte olduğu gibi gelecekte de önemli bir yere sahip olacaktır.
Türkiye için, denizcilik sektörü önemlidir. Çünkü denizcilik sadece bir taşıma sektörü değildir; denizcilik bir politikadır, bir stratejidir.
Teknolojik gelişimi yakalamakta gecikmiş, finansal kaynaklar açısından kısıtlı olan Türkiye’nin, hak ettiği refah seviyesine ulaşabilmesi için tek koşul, kaynak yaratmasıdır. Türkiye’nin kaynak yaratabileceği en uygun sektör, turizm ve denizciliktir. Türkiye’nin, stratejik konumu ile turizm ve denizcilikten oluşturacağı kaynak ile diğer alanlarda da hızla kalkınması mümkündür.
Ayrıca deniz taşımacılığı dünyanın en ucuz taşımacılık şeklidir. Nedeni ise; yol yapım maliyetinin olmaması ve bir defada çok fazla yükün taşınabilmesidir. Bu nedenlerle deniz yolu taşımacılığı, havayoluna göre 22, karayoluna göre 7 ve demiryoluna göre de 3.5 kat daha ucuzdur.
Türkiye, 8333 km’lik uzunluktaki kıyılarıyla, İstanbul, Çanakkale Boğazları’na sahip oluşuyla ve de Süveyş Kanalı ile Cebelitarık Boğazı’na yakın olan konumuyla denizcilik potansiyeli yüksek bir ülkedir. Ancak günümüz, dünya deniz ticareti içinde Türkiye, yeteri kadar söz sahibi değildir. Türkiye, dünya deniz ticaret filosu büyüklük sıralamasında ancak 24üncü sırada yer alırken, dünya deniz ticaret filosu içindeki payı ise, sadece %0,8’dir.
Denizcilikle ilgili en kapsamlı araştırmalar Deniz Ticaret Odası tarafından yapılmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı’nın hazırladığı, beş yıllık kalkınma planları, özel ihtisas komisyon raporlarında bile Deniz Ticaret Odası’nın kaynakları taban alınarak hazırlanmıştır. Üniversitelerde konu ile ilgili akademik yayın ise oldukça azdır. Kaynakçanın kısıtlı olması, denizcilik sektörüne gereken önemin verilmediğinin göstergesidir.
Kaynaklar: Devlet Planlama Teşkilatı; Deniz Ticaret Odası